20120121

Bad Religion - Tested













Grup t-shirt'ü giyme olgusuyla ilgili fikrimi sorarsanız, iki farklı kavramdan faydalanarak size iki farklı cevap verebilirim: Moda kavramını esas alırsam, grafik unsuru bol t-shirt'ler yerine tek renkli t-shirt'lerin daha oturaklı olduğunu, eşek kadar insanların üzerinde bol grafikli t-shirt'lerin hoş durmadığını söylerim. Müzik kavramından yola çıkarak da, bir ton para vererek aldığımız bu t-shirt'lerin bizim damak tadımızı yansıtmaktan başka bir işlev taşımadıklarını, bunun için de vücudumuzu bir reklam panosu olarak kullanmamızın ne kadar sakil bir görüntü ortaya çıkardığını savunurum. Mantık üzerine kurulu bu açıklamaları bir yana bırakıp, elimin tersiyle itip, grup t-shirt'ü satın almamın, giymemin ise açıklanabilir tarafı olmayabilir. Çoğu zaman bunu ben de bir zaaf olarak kabul etsem de, bu vazgeçmek istemediğim, düzeltme arzusu taşımadığım, kabullendiğim, benimsediğim bir zaaftır. Bu zaafımı severim. Grup t-shirt'lerini severim.



Bir kaç gün evvel, epey uzun bir süre boyunca giydiğim, sonra artık kim bilir nerede, hangi evde, hangi çamaşır sepetinde, hangi gardıropta unuttuğum Bad Religion t-shirt'üm aklıma ilk aşk anısı gibi düşünce Google'a sarılıp avunmaktan kendimi alamadım. İşte bu vesileyle, bedelliymiş dövizli askerlikmiş bu tip şeylerle uğraşmadan delikanlı gibi Kore'de vatani görevini yerine getirmekte olan Çavuş Daniel Kloberdanz'ın hikayesine rast geldim. Çavuş Kloberdanz'ın giydiği Bad Religion t-shirt'ü yüzünden üstlerinden bir araba laf işitmesi benim de yaşadığım bir kaç serüveni aklıma getirdi

Aslında çok da muhafazakar olmayan bir kentin "haftasonundan haftasonuna gelip kentin düzenini bozan, çocuklarımızın aklını çelen çocuğu" olarak saçlarım ve çeşitli t-shirt'lerim yüzünden yediğim paparanın haddi hesabı yoktu. Bu paparaların genelde elinde sebze meyve dolu poşetler taşıyan tıknaz teyzelerden gelen ve poşetleri usulca yere bıraktıktan sonra görkemli el hareketleriyle desteklenmiş "Alllllah belanı versin"leri eğlendirici unsurlar taşısa da, Bad Religion t-shirt'ü giydiğim günlerden birinde kentin ağır abileri tarafından gördüğüm destek, işittiğim "aferin aslanım"lar kafa karıştırıcıydı. Hassasiyetlerin bu ucu jilet gibi keskin ağır tonajlı bir sarkaç misali bir oraya bir buraya sallanmasının sırrına, siyaset eğitimimin sembollerle ilgili kısmında vakıf olmuştum.

Haç gibi belki tarihin en güçlü sembolünün bu kadar basitçe tarumar edilmesi, en az aslı kadar güçlü bir sembol ortaya çıkarıyordu. Kabul etmek gerekir ki, Bad Religion bu sembolün içini doldurmayı çok iyi beceren bir grup olmayı başardı. Greg Graffin'in ortaya koyduğu düşünceler, kaleme aldığı yazılar (muhakkak ki en önemlisi, okunması elzem punk manifestosu), tam 30 yıldır hiç eksilmeyen, aksine güçlenen duruşuyla Bad Religion punk müziğin hor görülen avamlığının, başıbozukluğunun, kofti anarşistliğinin çehresini değiştirerek müthiş ilham veren bir öncü yarattı. Bay Graffin'in evrim üzerine doktora yaptığı Cornell Üniversitesi'nde kürsü sahibi olması, onun Adnan Oktar'la karşı karşıya gelme şansını ve olası Türkiye ziyaretlerinden birinde, pazar alışverişinden dönen bir teyzenin bedduasına maruz kalma olasılığını arttırsa da, "herhangi bir punk grubu"nun ezberden söylediği şeyleri araştırmak, okumak, incelemek ve bu şekilde doğru bilgiye (kendi tabiriyle büyük G ile yazılan Gerçek'e) ulaşma yolunda punk müziğinin yeniden şekillenmesine sebep oldu. Bu bağlamda, Bad Religion'dan payıma düşeni almış olduğum için ziyadesiyle mutlu ve talihli hissediyorum kendimi.

Bad Religion'la tanışmam Tested albümü sayesinde olmuştu. Zorunlu Bodrum ziyaretlerinden birinde, olmayacak bir para vererek satın almıştım Tested'ı ki yediğim kazığın acısı hala hissedilebilir düzeydedir. Grubun ilk 15 yılını özetleyen bu canlı kayıt şarkılardan müteşekkil albümün etkisi, sadece kayıt kalitesinden değil, Bay Graffin'in seyirciyle olan etkileşimini ortaya koyması açısından ve daha önemlisi bir albüm booklet'ine sığacak kadar ufak ama 7.62 mermiden bile daha ağır, vurucu ve hedefi hiç şaşmadan vuran notlardan kaynaklanmıştı. Tam 20 yıl sonra yaşanacak Irak ve Afganistan işgallerini açıklamak için siyaset okullarında okutulabilecek kadar iyi bir öngörüyle yazılmış Operation Rescue ile başlayan, evrensel siyasi konjönktürün temel iki faktörünü, din ve milliyetçiliği kusursuz açıklayan American Jesus'ı, kendi içinde bir manifesto niteliği taşıyan Punk Rock Song'u ve diğerleriyle beraber Tested'ın 15 yıldır başucu albümlerinden biri olduğunu düşünmek, tuhaf bir mutluluğu beraberinde getiriyor. 

Benim için Bad Religion'ı canlı izleyememiş olmak ve muhtemelen de izleyemeyecek olmak, Bay Graffin'le oturup iki kelam edememek üzücü duygular. Gel gör ki Tested ile ikisini de bir ölçüde yaşıyor-muş gibi hissediyorum. Otuzuncu yıl şerefine ve arşa çıkan Bad Religion özlemim sebebiyle Tested'ı paylaşmayı, Bad Religion hakkında iki satır karalamayı bir gereklilik olarak algılıyorum bugün.


Sanatçı: Bad Religion
Albüm: Tested

DOWNLOAD.

0 mırıltı.: