20090327

Whitetree - Cloudland






















Ortaokul sıralarından bir rüzgar esse, o rüzgar bize bir Türkçe öğretmeni kelamı getirse, kulaklarımızdaki titreşimin beynimizde yarattığı ses şöyle olurdu: Türkçe güzel bir dil. Sahiden de nadide bir dile sahibiz, bilhassa kelimeleri ve kelime kalıplarını kurcalayınca, altlarını kazıyınca ortaya çıkan manalar çok daha büyüleyici bir durumu resmediyorlar.

Mihrakımız, müzik, söz konusu olunca bu büyüleyici durumun örnekleriyle keyifli bir oyun oynayabiliriz. Kurcaladığımız vakit, müzikle ilgili çoğu yerleşmiş kalıbın sıvılarla ilgili olduğunu keşfediyoruz; türkü pınarı, müziğin çağlaması gibi kavramlar nasıl olmuş da dile yerleşmiş, çöreklenmiş? Bu sıvı halin, duygusal bir durumu işaret ettiği çok açık. Ağlarken, kanarken, savaşırken, sevişirken, uyurken yanisi yaşarken, daha da yanisi duyarken -duygularken- ortaya çıkması, bunların külliyatının bir şekilde müzikle olan bağlantısı, böyle bir eklemlenmeye yol açmış dilimizde, zihnimizde. İşte belki de bu yüzden, içsel sıvılarımızın dışsal başka bir sıvıyla buluşması anında, duygularımız daha da kuvvetleniyor, o "duygu seli" dediğimiz durum hasıl oluyor. Yoksa gürleyen bir yağmurun, sessiz sakın akan bir derenin, şehri bıçak gibi ikiye ayıran bir denizin, buz gibi bir duşun bu kadar yoğun bir ruh haline yol açmalarını nasıl açıklayacağız? O halde, müzik bir sıvıdır. Her sıvı gibi, bulunduğu kabın şeklini alır ve fakat diğer tüm sıvıların aksine, kabın dışındaki sıvılardan da çok büyük oranda etkilenir.

Bu etkilenme işi, benim nezdimde, benim kabım için yani, daha ileri bir şekilde tezahür ediyor. Yağmurun altında içime doldurduğum müzik ile daha müstesnai ve daha namütenahi bağlar kuruyorum. Whitetree, bu bağlardan birini kurduğum gruplardan biri ve vakit itibariyle sonuncusu olma özelliğini taşıyor. Elbette ki bu özelliğe vakıf olması bakımından, bir aşinalık barındırıyor olmalı. Bu aşinalığın adı, Ludovico Einaudi.

İtalyan bestekar Ludovico Einaudi ile taarrüfümüz This Is England nam filme denk geliyor. Bahis konusu filmdeki Fuori Dal Mondo, en az filmin kendisi kadar yoğun bir hava ihtiva ettiğinden, Einaudi ismiyle içli dışlı olmam kaçınılmazdı. Böylesine etkileyici bir girizgahın ardından, ilişkimiz nezaket dolu bir biçimde devam edegeldi; Whitetree ile birlikte ise çok daha doygun bir döneme adım atmış bulunuyoruz.

Ludovico Einaudi'nin yağmur tanelerini anımsatan piyano dokunuşlarına, yine aşina olduğumuz bir isim olan To Rococo Rot'dan Robbert ve Ronald Lippok biraderler eşlik ediyor. Ortaya çıkan sonucu "klasik müzik soslu post-rock" olarak nitelendirmek müzikal bir cinayet ve cehalet olur, onun yerine Einaudi'nin baskınlığına, ambient tonlarıyla eşlik eden bir To Rococo Rot tanımı yapabiliriz. En nihayetinde, Robbert ve Ronald biraderler, Einaudi'nin dehasına saygı duyarcasına, kendi etkilerini daha ufak ama etkili boyutta tutmaya karar vermişler gibi. Ne var ki, birbirinden ayrı tutulamayacak ve bağımsız değerlendirilemeyecek kadar doyurucu bir bütünün ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Biliyoruz, görüyoruz, bahar geliyor. Ben baharlardan ilk olanını sevmem, yazdan ise hiç hazzetmem. Güzel olduğu düşünülen vücut bölgelerinin teşhiri, bunaltı, kurak terler, sıkışıklık hissi bana çekici gelmiyor. O sebeple, sevgiliden ayrılmadan hemen önceki o kısacık anın ihtiva ettiği aciliyet dolu hissi yaşıyorum şu sıralar; yağmur, rüzgar, bulutlar elimden kaymadan son bir kez daha sıkıca sarılmak, kucaklamak istiyorum bu ayrılıktan evvel. Son bir buse kondurmak istiyorum yağmurla ıslanan sokaklara, Whitetree eşliğinde.


Sanatçı: Whitetree
Albüm: Cloudland

Şarkı listesi:
1- Slow Ocean
2- Kyril
3- Other Nature
4- Koepenik
5- Mercury Sands
6- Light On Light
7- Ulysses And The Cats
8- Tangerine
9- Drereks Garden
10- The Room

DOWNLOAD.

2 mırıltı.:

sudjohnsen said...

yatmadan önce 100 piyano darbesi tabiri uygundur sanırım..

Radnor said...

harika albümmüş cidden