Bir önceki yazının bütünselliğine hiç bir şekilde zeval getirmek istemediğimden ve misafir yazar fikri yaygınlaşmaya başladığından, ayrı bir açıklama yapma gereği hissettim. Aslında bu açıklamayı bir Genelkurmay Basın Açıklaması şeklinde düşünmüştüm ama farklı noktalara temas edeceğimden ötürü böylesine gayri ciddi bir uygulamayı başka bir zamana bırakabiliriz.
Efendim, kaçıncı kere terennüm ediyorum bilmiyorum yahut bu terennüm artık sıkıcı bir hal almaya başladı mı ayırdında değilim fakat, Limbo Pillow'un varoluş amacının, müziğin ruh halinde yarattığı dalgalanmaları kelimelere dökmek için kullanılan bir platform olduğunu hatırlatmak istiyorum. Şimdi burada, kafa karıştırıcı bir kaç ayrıntı var. Evvela, daha önce de belirtmiş olduğum gibi, müzik üzerine yazmayı pek doğru bulmuyorum, hatta Frank Zappa'dan da alıntılamış olduğum gibi, "Müzik üzerine yazı yazmak, mimari üzerine dans etmeye benziyor." Şu kertede bir kafa karışıklığı olması ihtimaller dahilinde, en nihayetinde, salt nesnel bir bakış açısıyla bakıldığında, Limbo Pillow için rahatlıkla "müzik üzerine yazılar yazılan bir yer" tanımlaması yapılabilir. Bu, anlamsal açıdan doğru fakat diyalektik açıdan çok yanlış bir önerme. Bu satırların sahibi, notayı harflerle açıklama çabasında olmadı hiç bir zaman; gitarın tele vuruşu, davulun tutturduğu ritm, melodinin metronomu ve saire, kendinden başka hiç bir şeyle ifade edilemeyecek değerler. Esas önemli olanın, daha farklı bir şey olduğuna inanıyorum; notanın oluşturduğu ses dalgasının kulak kanalından içeri girmesi, oradaki bir kaç kemiği titreterek yoluna devam etmesi, o titreşimin beyne ulaşması, beynin bu titreşimi algılayarak vücutta kimyasal reaksiyonlara yol açması, o kimyasalların elimize yolculuğu, kalbe vuruşu, dilde bir "ah" nidası ile tekrar ses dalgası haline gelmesi, ve tüm bu döngünün klavyeye dokunan parmaklara, 0 ve 1'ler ile bilgisayara, oradan da telefon hatları vasıtasıyla internete ve sizin gözlerinize, beyninize ve tüm vücudunuza ulaşıyor olması benim için çok ama çok büyülü bir masal. Hiç bir "müzik yazısı"nın, aynı oranda bir büyü taşıyabileceğine inanmıyorum, inanmak istemiyorum.
Tüm bu anlattığım sebeplerden ötürü, albüm eleştirisi okumaktan haz duyan bir insan değilim. Endüstri dahilinde albüm eleştiren bir çok kişinin, bu müzikal ve dolayısıyla hissi mefhumu bir de notlamaya dökmesi, albümlere yıldızlar, 10 üzerinden puanlar vermesi ise beni daha çok geren bir tatsızlık. O yüzden, toplasan bir elin parmağını geçmeyecek kişinin bu metodu kullanıyor olması da, bende bir kuraklık hissi yaratıyor. Kaldı ki, bir süre sonra hissiyatın yinelenmesi ve hiç olmazsa kelimelerin benzerlik taşıması, her biri nev-i şahsına münhasır olan grupların, ve yine nev-i şahsına münhasır hissiyatlar uyandıran melodilerin, benzer kalıplarla -ister istemez- tanımlanabiliyor olması, aslında neden bu kadar az yazdığımın da basit bir açıklaması.
Bu noktada bir itirafta bulunmam da icab ediyor; ara ara SirensSound, Post Rock Community gibi saygı duyduğum blog'lara yakın, arşivsel bir hava taşımasını arzu ediyorum Limbo Pillow'un da, her hafta en az 10 yeni albüm dinlemeyi şiar edinmiş biri olarak, bu dinlediklerimi sizlerle de paylaşmak istesem de, bir süre sonra ya kendimi tekrar ederek bir samimiyetsizlik aurası yaymak ya da ilkelerimden uzaklaşmak gibi bir dilemmayla baş başa kalıyorum. Maalesef ki, her yeni grup, benliğimde çok farklı duygular uyandırmayabiliyor yahut bu duyguları özgün bir şekilde dile getiremeyebiliyorum. Esasen, bir komünite oluşturmak, bunu bir havuza dönüştürmek mümkün, düzensiz bir yayın organı kimliğiyle, internet üzerinde, çeşitli yazarların katılımıyla yazınsal içeriğe ulaşabileceğiniz pek çok site var, var olmasına da, hem Limbo Pillow'un tamamen kişisel dürtülerle ve hedeflerle yola çıkmış kimliği, hem de bunun için kendimi yetkin hissetmemem bu düşünceye de engel oluyor. Ne mutlu ki, burada devreye, benimle aynı frekansta düşünen ve aynı düşüncelerini yazılara döken insanlar giriyor. Ayşenur da, Retribution Gospel Choir'in albümünü rica ettikten sonra, teşekkür gayesiyle yazdığı bir yazıyla, aradığım ve arzu ettiğim "müzikten doğan hissiyatın edebi dökümü"ne yer verdi; işbu yüzden bu sayfalarda yer almasını gerekli gördüm. Bu vesileyle, bu hissiyatla yazılacak her türlü yazılar için, Limbo Pillow'un kollarının sonuna kadar açık olduğunu da belirtmek isterim.
Söyleyeceğim bir kaç şey daha var Limbo Pillow ile ilgili, uzun zamandır aklımda olan ama söylemeye fırsat bulamadığım bazı bilgileri de sizinle paylaşayım. Evvela, şunu söylemek icab eder; bu sayfalarda yer alan bir çok grup, hem manifesto hem de bir çağrı niteliği taşıyan bu yazıdan sonra, benimle iletişime geçtiler. Her birinin barındırdığı samimiyeti, kelimelerinde taşıdıkları heyecanı, mutluluğu ve arzuyu sizinle paylaşmak isterdim; sözlükten öğrendikleri Türkçe bir kaç kelimeyle arkadaşlıklarını ortaya koyan, "sağlığınıza!" diyen grup elemanlarının samimiyeti, aslında kendilerini bu sayfaya taşırken hiç de yanılmamış olduğumu gösterdi bana. Ama işin sevindirici kısmı daha farklı, benimle iletişime geçen grupların neredeyse hepsi, bir konser yahut röportaj için kendilerine yardımcı olup olamayacağımı merak ettiklerini söylediler. Direkt ya da dolaylı yoldan iletişimde olunan gruplar arasında, Eksi Ekso, Marche La Void, iLiKETRAiNS, Glissando, Maybeshewill, Destroyalldreamers, This Will Destroy You, 65daysofstatic gibi çok sevildiğini bildiğim grupların olduğunu söylemek eminim ki sizi de heyecanlandıracaktır. Lakin konserler için herhangi bir organizatör yahut röportajlar için herhangi bir yayıncıyla henüz iletişime geçememiş olmak, can sıkıcı bir detay olarak kalıyor. Bu konular dahilinde, bana yardım edecek yahut yol gösterecek birinin varlığını şiddetle arzuluyorum diyebilirim, o yüzden en ufak bir yardımınız olacağını dahi düşünüyorsanız, sizlerle tanışmak ve sizlerle birlikte şarkı söylemek için can atan bu gruplar için, bana ulaşmanızı rica ediyorum.
Bir şey daha:
Eğer her şey umduğum gibi giderse, eylül ayından itibaren, radyo dalgalarıyla da iletişime geçebilmemiz söz konusu. Bu şekilde -arada klavye ve telefon hatları olmadan- daha direkt bir şekilde iletişimde olmamız, aynı müzikten aynı hissi, aynı anda hissetmemiz de mümkün gözüküyor. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgiyi, pek yakın zamanda paylaşacağım. O yüzden, şimdilik, hoşçakalın.
İçten sevgilerimle.
20080805
Basın Açıklaması.
söyleyen; dream endless. at 20:32
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 mırıltı.:
Post a Comment