Evvelce de söylemiştim; benim ibadetim hissetmek. Hepimizin zaman zaman yaşadığı o ani ve batın his patlamalarına tepkisiz kalamayışımın nedeni bu. Duştayken, ayakkabılarımı bağlıyorken, henüz uyanmışken, otobüs beklerken bir anda vahiy gibi içime damlayan şeylerin üzerine gidiyor, kurcalıyorum büyük bir zevk ve merakla. Burada okuduğunuz yazıların veya okumadığınız masalların hepsi böyle çıkıyor. Bir karıncanın adımları ya da alt geçitler hakkında ipe sapa gelmez tespitlerde bulunan birinin sözleriyle açılan algı kapılardan kafamı uzattığımda gördüklerimden müteşekkil aslında her şey. Ne var ki, bazen o kapılar açılmıyor yahut açılsa da içerisini zifiri bir karanlık doldurmuş oluyor, bir şey görmek mümkün olmuyor. Bu tip durumlarda da kapının haritadaki yerini işaretliyor, ileriki bir vakitte tekrar ziyaret etmek üzere olduğu gibi bırakıyorum.
Henüz bir kaç gün önce, ayakkabılarımın bağcıklarını hizaya sokmaya çalışırken, gezegenleri ve yıldızları yiyen, karadeliklerde saklanan bir dev düştü aklıma; gezegenlerin milyar yıllık hayatlarının ihtiva ettiği en ufak şeyi -tozu, toprağı, anıyı, sesi, parmak izlerini- her çiğneyişinde tadan, yıldızların alevlerini dilinde gezdiren bu devin kapısından içeri kafamı uzattığımda, sanki inine göz atıyormuş gibi, karadelik karanlığında bir boyutla karşılaşınca, kapının yerini işaretledim ve uzaklaştım.
Exxasens'in uzunca bir zamandır beklediğim ikinci albümünü, Beyond The Universe'ü, tamamen dinlerken yaşadığım o vecd halinin sonunda, algımın ışıkları açıldığında, kendimi o kapının içinde, gezegenleri çiğneyip yıldızları yutan devle karşı karşıya buldum. Bu söylediklerim, yaşadığım hissi tarif etme ya da teşbihte bulunma gibi gerçekle bağlarını koparmış deneyimlerden muaf, daha çok içimdeki med-cezirin sebeplerini tahlil etme niteliği taşıyor. Bu durum herkes için geçerli olmayacaktır elbette, kimisi için çok kötü bir müzik ya da müzik olarak bile adlandırılamayacak bir gürültü silsilesi olabilir Exxasens'in yarattığı. Ama benim sinir uçlarımda mühürlenmiş olan his tam olarak böyle ve artık ne zaman Exxasens dinleyecek olsam, o devin içimdeki kıpırtısını hissediyor olmamın sebebi de tam olarak bu.
Polaris albümüyle esîrin üzerine bina edilmiş bir konsept kurgulayan Exxasens'in yıldızları, gezegenleri, karadelikleri bu albümüyle de çağrıştırması çok doğal. Albümün başlangıç şarkısı Red In Sky'ın sonundaki Sovyetler Birliği milli marşıyla başlayan albümün Copernicus ve Apollo 11'e ithaf edilmiş Spiders On The Moon gibi şarkılarla devam etmesi, benim gözlerimde Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği arasında yaşanan uzay yarışının, esîrde boğulmuş kahramanlarını canlandırıyor.
Exxasens'in tek kişiden ibaret bir proje olduğuna inanmak daha da zorlaşıyor Beyond The Universe ile. Bu kadar kusursuz bir incelikle düşünülmüş ve inşa edilmiş ayrıntılar, birbirlerinin üzerinde salınan soundscape'ler, boşluk doldurmaktan ziyade bir bütünü tamamlamak için çalındığı aşikar olan riff'ler ve tüm bunların üzerine yazılabilecek tartışmasız en uygun ritmler ile, Beyond The Universe için şunu söyleyebilirim: Hiç bir şekilde tansiyonu düşmeyen, bir an için insanı kulakları sıkmayan, gediği veya boşu olmayan bir albüm.
Bir önceki albüm Polaris'ten anımsayacağımız üç şarkı var Beyond The Universe'te. Bunlardan ilki, Standstill cover'ı olan ¿Por Que Me Llamas A Esta Horas? ki, Polaris'te Mira Mama ismiyle yer almıştı bu şarkı. Mira Mama'nın Polaris için taşıdığı o farklı ama hususi hava, ¿Por Que Me Llamas A Esta Horas?'ta daha ileri bir boyuta taşınıyor, daha hafiflemiş ve fakat daha çok soundscape'i içinde barındıran haliyle. Diğer şarkılar Polaris ve Spiders On The Moon da, daha önceki nüvelerini taşıyor olsalar da neredeyse yeni birer şarkı olarak görülmeyi hak edecek denli yeni bir çok ayrıntıyı ihtiva ediyor.
Uzun sayılacak bir süredir ruhumu doyurmaktan uzak bir çok albümle haşır neşir oldum. Eylül ayıyla birlikte bir patlama olacağını az çok tahmin ediyordum ki The Black Heart Procession, iLiKETRAiNS, Nadja gibi isimlerin yeni albümleriyle teşrif ettiği, gezegenimizi örten atmosferin de bu duruma elinden geldiğince arka çıktığı şu zamanlarda Exxasens'in albümü ruhu doyuran bir albüm olmakla kalmıyor, tahayyül ettiğim o devin içimde yaşadığına inanmama yetecek bir şekilde, sanki bir gezegenmiş de her dinleyişte o gezegenin üzerinde yaşamış sayısız insanın sayısız duygusunu hücrelerime zerk ediyormuş gibi hissetmeme sebep veriyor. Büyük konuşmayı pek sevmem ama bu sefer prensiplerimi biraz zorlamamda sakınca yok; Beyond The Universe arşivimin en kıymetlisi, ufak evrenimin Canis Majoris'i olmaya namzet.
Sanatçı: Exxasens
Albüm: Beyond The Universe
Şarkı listesi:
1- Sky In Red
2- Signals From The Outer Space
3- Lost In Space
4- ¿Por Que Me Llamas A Esta Horas?
5- Polaris
6- Stars In The Desert
7- Gray
8- Absolute Infinite
9- A Singular Deploy
10- Copernicus
11- Spiders On The Moon
12- Boolean
13- Stellar
DOWNLOAD.
20090917
Exxasens - Beyond The Universe
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
5 mırıltı.:
Böyle kusursuz bir albüm ve böyle güzel bir yazının ardından aynı ''dev'' The Black Heart Procession albümü için de kıpırdasın istememek elde değil.
albüm baya iyiymiş. sabahtan beri dinlemedeyim. teşekkürler paylaşım için. terazi varsa tıklayalım :)
Teşekkür ederim. Çok beğendim albümü
El atmamın zamanı geldi.
Teşekkürlerimi bolca sürerim, daha leziz olur.
Kesinlikle olmuş. Hususî yorumların için ayrıca müteşekkîrim dream endle ss. Exxasensile tanışmama vesile olduğun için ise, çok daha uzun bir teşekkür yazısı hazırlamayı düşünüyorum. =)
Post a Comment