20090121

Fairuz Derin Bulut - Arabesk




















Fairuz Derin Bulut, geçen haftalarda çıkardı yeni albümü, Arabesk'i. Gerek albümün kendisi, gerek albümün odağıyla ilgili söylenecek çok şey var. Ne var ki, sözlerim kuvvetle muhtemel birbirleriyle çelişecektir; zira, nedense griden çok siyah ve beyazlara odaklanmış biri olarak bu albümde bir çok siyah ve bir çok beyaz görüyorum. Nitekim, bu kadar farklı düşünceler uyandırması bakımından da, tahlil etmeye değecek bir albüm olduğunu düşünüyorum Arabesk'in.

Arabesk, ismiyle müsemma, bir arabesk albümü; klasikleşmiş, ve dahi efsaneleşmiş arabesk şarkılara yapılan cover'lar bulunuyor bu albümde. Şarkıların kesiştiği yerde, Ali Tekintüre var. Albümdeki tüm konsantre acı ihtiva eden şarkıların söz yazarı kendisi. Nedir bu şarkılar? İbrahim Tatlıses'in Acı Gerçekler'inden tut, Bergen'in Sen Affetsen Ben Affetmem'ine, Müslüm Gürses'in Senden Vazgeçmem'ine kadar uzanan bir genişlikten bahsediyoruz, nereden baksan Türk arabesk müziğinin en önemli isimlerinin yorumladığı, en önemli arabesk eserleri. Albümün, içerik açısından müthiş bir doyuruculuk taşıdığı yönünde şahsi kanaatim, ama bunu şimdilik es geçiyorum.

Albüm üzerinden gideceksek, evvela şu eleştiriyi tahlil etmeliyiz; Fairuz Derin Bulut gibi nev-i şahsına münhasır, karakterli bir müzik yapan ve bunu kimlikleştiren bir grubun, böyle bir albümde kendine has özellikleri yansıtamaması nasıl değerlendirilmeli? Şahsi kanaatim, bu eleştirinin biraz fazlalık taşıdığı yönünde; cover albümleri için bu kadar yoğun bir kimlik beklentisi içine girmek yanlış olduğu gibi, Fairuz'un şarkıları mot a mot icra ettiğini söylemek de büyük haksızlık olur. Benim İçin Üzülme, Kalbini Mahşere Götür, Topraktan Bedene gibi şarkıların cover'ları ziyadesiyle ibdai; evet bu şarkıları bu şekilde, Fairuz'dan başkası yorumlayamazdı dedirtiyorlar. Zaten bu konuda çokça kullanılan bir ezber bulunur; "Efendim şarkıyı gerçek yapısıyla görümcem ve eniştem de çalabilir, bu grup bu şarkıya kendinden bir şey katmalı!" Fikrimce, bu abartı bir yorum, zira cover'ların içine katılan farklı özelliklerin şarkıyı mahvetmesi, bir Frankenstein yaratması çokça rastlanan bir durumdur ki ne zaman cover konusu açılsa ve herhangi biri az evvel bahsini ettiğim ezberi kullansa, Korn'un One cover'ı aklıma gelir, çok uzunca bir süre göğüs kafesim ağrır, nefes alamam.

Velhasıl, Fairuz bu albümde, şarkıların özünü bozmadan yeni şeyler katmayı ve ortaya yeni bir şey çıkarmayı başarmış. Yalnız bu noktada, albümün prodüksiyonun gerçekten göz kamaştırıcı olduğunu belirtmek gerek. Müzikten az buçuk anlayan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, dahice yapılmış bir prodüksiyona sahip bu albüm; arabeskin değişmeyen o sabit tınısı muhafaza edilmiş, öte yandan Fairuz Derin Bulut'un kattıkları başarıyla o tınıya yedirilmiş. Elektronik ögelerin kullanımı kulak tırmalamazken, yaylılar buram buram 70'ler kokuyor. Sonuçta ortaya, herhangi bir meyhanede yahut herhangi bir barda çalsa kimsenin "ne oluyor" demeyeceği bir albüm çıkmış.

En nihayetinde, ben bu albümü ziyadesiyle beğendiğimi söyleyebilirim. Yalnız bunu söylerken ortaya, benim de çözümüne henüz haiz olamadığım, şöyle bir sorun çıkıyor; şarkıların kendisini mi beğeniyorum yoksa grubun yorumunu mu? Bu soruya yanıt vermek zor olsa da, bir kaç formülden yardım alabiliriz.

Birincisi, arabesk hepimizin çok alışık olduğu bir müzik türü, müzikten ziyade genlerimize işlemiş bir kültür olduğunu da iddia etmek mümkün. Çocukluğumuzun seyyar kaset satıcıları, şehiriçi minibüsler, eski Türk filmleri derken, korkunç bir kulak aşinalığı taşıyoruz arabesk müziğe. Sadece müzik değil, o -neredeyse canlı- sigara dumanı huzmesinin yarenlik ettiği meyhaneler farklı bir his ihtiva ediyor içinde, Çağan Irmak filmlerini değil ama Zeki Demirkubuz filmlerini daha gerçek bulup daha çok sevmemizin nedeni de bu işte; benim genimde aşk acısı çekerken Une Belle Histoire dinlemek yok, Bir Kulunu Çok Sevdim dinlemek var. Kendimi sefil hissettiğimde pinot noir değil, rakı çekiyor canım; hamurum bu, böyle yoğrulmuşum. Dolayısıyla kan çekiyor, bu şarkılara kayıtsız kalamıyorum. Lakin, bu konuda şöyle bir hassas nokta mevcut; arabesk, ruh haliyle ilintili olduğu şekilde, ruh halim uygun olmadığında aramadığım, dinlemek istemediğim, dinlerken tad alamadığım bir müzik. Ancak belirli boşluklar doğduğunda o boşlukları kapatıyor benim için, geri kalan zamanlarda arta kalan bir fazlalık gibi gözüküyor. Ne var ki, Fairuz Derin Bulut'un yorumuyla, her an, her ruh halinde dinleyebilecek bir arabesk müziğin ortaya çıktığı kanaatindeyim. Bu, önemli bir fark.

İkincisi ve daha önemlisi şu; kanımızın arabeski çekiyor olması, arabeskin satması, Fairuz için bir fırsat mıydı? Bunun cevabını bilemeyiz elbette ancak bir kaç tahminde bulunabiliriz. Albümle ilgili yapılan röportajda, grubun "Eskiden entel müzikler yapıyorduk, şimdi halkı kucaklamak için arabesk albümü yaptık." gibi garabet bir şey söylemesi önemli. Entel müzik nedir, nasıl yapılır, neden yapılır gibi çok ehemmiyetli soruları görmezden gelirsek, Fairuz'un bu albümle halkı kucaklayacağını düşünmesi, olsa olsa bir şaka olur diye tahmin ediyorum. Minibüs şöförü Fairuz'dan değil Cengiz Kurtoğlu'ndan dinlemeyi tercih edecektir Canım Dediklerim'i.

Arabesk hususunda değişik bir çaprazlaşma olduğunu düşünüyorum. Önce Murathan Mungan'ın Müslüm Gürses'i "entel"lere tanıtması, şimdi de entellerden Fairuz Derin Bulut'un Ali Tekintüre üzerinden kendini "avam"ın kollarına atması olarak mı tanımlayalım bu durumu? Durumun şekilsizliğini daha yakından araştırırsak, ortaya bir Türkiye komedisi çıkıyor. Murathan Mungan Müslüm Gürses'i Cihangir'e tanıtmasaydı, Cihangir Müslüm'den bihaber mi olacaktı, tabii ki hayır. Durumun özeti şu; Cihangir, Müslüm Gürses'i bayağı ve basit bulurken, sadece ve sadece Murathan Mungan'ın kefaletiyle işin rengi değişti, arabeske kollar açıldı, arabesk dinlemek moda haline geldi. İşte o çokça sözünü ettiğimiz, müzik zevkini dahi promosyonlaştırma fikrinin tezahürüdür bu; ikiyüzlülüğümüzü, makyajımızın altındaki gizli cehaletimizi, yaranma çabamızı çok duru bir şekilde sembolize eder bu Müslüm Gürses vakası.

Şu an incelediğimiz albümün de bu vakayla ilintili olduğunu söyleyebilir miyiz? Evvela Fairuz'un kendini yırtsa "avam" tarafından kabul edilmeyeceğini ve bir tercih unsuru olamayacağını biliyoruz. Satış açısından bakarsak muhakkak ki olumlu bir tablo ortaya çıkacaktır. Ne var ki durumun, Müslüm Gürses vakasında olduğu gibi bir homojenleşmenin öncülü olmaktan uzak yapısını es geçersek, Müslüm Gürses vakasının yarattığı modanın da böyle bir albüm için rahatlık ortamı sağladığını söylemek zor olmaz. Arabeskle ile ilgili böyle bir kabullenme içine girilmeseydi, siz sevgili dinleyiciler İbrahim Tatlıses dinlerken last.fm programını kapatmaya devam edecektiniz, 90'ların bıkkınlık veren "arabesk çok banal, ezilmiş halk, bunlarda acı bitmez mirim" söylemi eksik olmayacak, canı adana dürüm çeken gidip zorla burrito yiyecek, arabesk dinleyen istisnasız herkese kıro denecekti. Ama bugün, İstanbul'un en farklı müzik gruplarından biri rahatça bir arabesk albümü yayınlayabiliyor. Ben hala "eskiden entel takılıyorduk" söyleminin saçmalığından hareketle, üzerinde durmuyor, latife diye geçiştiriyorum.

Son olarak şunu söyleyeyim; bu blog'da albüm linkleri yayınlarken hep şunu düşündüm: Eğer ben bir grubun albümüne ulaşmak için çok uzun bir uğraş ve çok uzun bir bekleme süresini göz önünde almak zorundaysam, benim o albümü bedava dağıtmam çok da anormal değil. En nihayetinde, buradaki grupların neredeyse hiç birinin albümüne ulaşamayacak durumdayız maalesef ve bir sanatçı için, kendinden bihaber olan ve albümünü almayan bir kitleden çok, kendilerinden haberdar olan, kendilerini takdir eden ve albümünü almayan bir kitlenin daha önemli olduğunu düşündüğüm için bu kadar rahatça paylaşıldı burada albümler. Fairuz Derin Bulut'un son albümü Arabesk için bu durum farklı. MySpace'lerinde de yayınladıkları Acı Gerçekler ve Sen Affetsen Ben Affetmem'i dahil ettiğim bir link var aşağıda. Beğenecek olursanız, albümü satın almanızı temenni ve tavsiye ediyorum.


Sanatçı: Fairuz Derin Bulut
Albüm: Arabesk

Şarkı listesi:
1- Acı Gerçekler
2- Kalbini Mahşere Götür
3- Sen Affetsen Ben Affetmem
4- Benim İçin Üzülme
5- Topraktan Bedene
6- Canım Dediklerim
7- Güldür Yüzümü
8- Büyük Aşkımız
9- Seni Yakacaklar
10- Senden Vazgeçmem

DOWNLOAD.

5 mırıltı.:

manyetikbant said...

çok isabetli bir analiz olmuş.

Anonymous said...

"Fairuz Derin Bulut'un yorumuyla, her an, her ruh halinde dinleyebilecek bir arabesk müziğin ortaya çıktığı kanaatindeyim."

Kesinlikle katıldığım bir tespit. Acısını bile utanarak yaşayan insanların bu müziği dinlediklerini kabul etmeleri için ise uzun zaman gerekecek. Acı gerçekler hazmedilmey bekliyor.

Anonymous said...

çok ama çok kötü bir çalışma. albüm demiyorum dikkat edilirse.. neden bu kadar kötümserim, sanırım arabeski -ve bilhassa taverna müziğini- çok sevdiğim için.. fairuz'u ilk albümlerinden beri takip etmeye çalışıyorum. "türkiye'nin pink floyd'u olmak istiyoruz!" adlı talihsiz beyanlarından beri gruba ziyadesiyle uzaklaştım. kundante, evet, farklı bir albümdü. pavyon müziği yapmaya çalıştıkları anlaşılıyordu da. ama arabesk çalışmalarına bir kere hiç gerek yoktu. eğer hedef kitle genişletmek istediyseler (onu anlıyorum buradan) zaten bir arabesk dinleyicisi kalkıp da cover'lanmış şeyleri dinlemez -dahilim bu zümreye-. eğer rock kitlesi dinleyecekse zaten arabesk onlar için her zaman tukakadır. (bu yüzden çok kişi benimle dalga geçmiştir, ki bu eğlenceli oluyor) anlayamadığım şu; bu kitle olayın içine iki gitar, bir bas bir de davul (şu yağmurda zile vurunca yavaş çekim suların kalktığı cinsten) konunca, "ulan işte bu çok yaşa müslüm baba!!" modunda geziyorlar. kimse kendine bile itiraf edemiyor arabeski sevebileceğini.. o kadar teşneyiz ki aslında arabeske, doğduğumuz andan itibaren kulak aşinalığımız var zaten, illa ki tepki veriyoruz bir şekilde.
netice-i kelam, düzenlemeler kötü. şarkı seçimleri bir iki tanesi hariç gereksiz. kendileri için çıkarmış olabilirler diye düşünüyorum. farkındayım çok eleştirdim. ama ben onların yerinde olaydım böyle bir kaydı yayınlamayı kendime yediremezdim..

dream endless. said...

Fairuz'un beyanatları gerçekten çok ama çok saçma semalarda geziniyor. Arabeskten sonra "Eskiden entel takınıyorduk" gibi anlamsız bir beyanatta da bulundular. Bu tip komplekslerinin dillerine vurmasından hareketle, bir grup sözcüsü seçmeleri ve ona göre akıllıca hareket etmeleri şart.

Albüme gelirsek.
Ben zaten hedef kitle genişletme olasılığına yönelik eleştirimi yazımda belirttim. Yani modanın moda-olmayan üzerinden tanımlanmasına mukabil bu tip şeylerle edebiyatta, sinemada karşılaştığımız gibi müzikte de karşılıyoruz.

Ama ben düzenlemelerin kötü olduğu hususuna katılmıyorum. En sevdiğim arabeskçiler arasındadır Bergen ve ben Bergen şarkılarını Fairuz'dan dinlerken keyif alıyorum. Bu keyfin skalası da sırf müzikal estetikle ölçülebilecek bir şey. Şu var yani, benim canım Sen Affetsen Ben Affetmem dinlemek istese ben gider Bergen'i dinlerim, dinlerken kendimi dünyaya bağladığım ipleri bir bir keserim. Ama Fairuz'dan dinlerken sadece "güzel şarkı" diye dinliyorum.

Bu blog'da şarkıların, albümlerin sadece "güzel" olması kriter değil ve bu yüzden eleştirilebilir bu yazı. Lakin onun altında da, bu şarkıların esaslarına duyduğum sevgi yaratıyor. Zaten Fairuz'un bu albümünün olumlu yanı da, olumsuz yanı da bu.

Anonymous said...

bergen konusunda hemfikirim. -aslında sen affetsen ben affetmem şarkısı acıların kadının yanında emrah'tan da dinlenilmeli- yine de benim için boş bir kayıt. 3 yeni gitar almış insanın birleşip "hadi arabesk (hatta arabeks) cover'layalım. millet de dumur olsun!" dediğini düşünüyorum.

hedef kitle konusunu belirtmişsin, haklısın. bir ara unutmuşum orayı. duygusal bakıyorum yine olduğu gibi, öznel yorumlara nesnellerden daha çok ehemmiyet veriyorum çünkü. diğer yorumları okurken de böyle bu. elverir ki güzel albüme yorum yapmak normalse, kötüye de o derece normal. bu açıdan son paragrafına katılıyorum. hatta diyorum ki kötüye daha çok yorum yazmak iktiza eder. kişisel işte; belki başka sefere, başka albümlere daha mufassal yorumlar yazılabilir. nasıl ki avril'in fuel'i coverlaması nezdimde ehvan-ı şer bile değilse, acı gerçekler ya da canım dediklerim de bir o kadar kötü. sanırım albüm hakkında bu kadar konuşmam yeterli. fazlası "bunun da ne sorunları varmış fairuz'la.." cümlelerine sebebiyet verecek. olmamış sadece bundan kelli bir art niyetim yoktur..