20100201

Shrinebuilder - Shrinebuilder






















İman ettiğiniz tüm değerlere bir bakın; imanın el değmeden hazırlanmış, gelip bizi bulmuş yahut içimize doğmuş, ezelî ve ebedî mutlak gerçeklerin bir sonucu olduğunu düşünürüz. Halbuki iman etmek bir tercihtir, bir seçimdir, farkında olmasak bile bilerek iman etmeyi seçeriz. Çünkü emin olmak, güvende hissetmek imana bağlıdır, bir inanç hususudur; "emniyet" ve "iman" kelimeleri bile aynı göbek bağını paylaşırlar.

Varıp varabileceğimiz nihai menzilin rüzgarın ritmiyle dans eden bir selvi ağacının gölgesindeki toprağın iki metre altı olduğuna inanma fikri güven vermediği için Tanrı'ya inanmayı tercih ederiz, yaptığımız tüm bu utanç verici hareketlerin bir kimyasal reaksiyona ya da salt şehvete dayanma fikri güven vermediği için aşka inanmayı seçeriz, bu sonsuz büyüklüğün içinde nefes alıp düşünebilen ve karar verebilen yegane canlılar olma fikri fevkalade endişe verici bir yalnızlığı da beraberinde getireceği için uzaylılara inanmayı tercih ederiz, deli divane gibi sevdiğimiz insanların gün gelip de toprağın altında çürüyüp bir hiç olması fikrinden ölesiye korktuğumuz için hayaletlere inanmak işimize gelir, asla değiştiremeyeceğimiz gerçeklere müdahale edebileceğimizi zannederek büyülere inanmak isteriz. Ama tüm bunlar olmasaydı, imanı ruhumuzdan silip salt katı gerçeklerle başbaşa kalsaydık? Ne anlamı kalırdı ki o zaman umut etmenin, hayal kurmanın, gördüğümüz rüyanın iyi bir şeylere vesile olacağını düşünerek günü mutlu geçirmenin. O yüzden hepimiz az da olsa bir şeylere iman ediyoruz, fuzuli bulsak da, gerçekle bağdaşmadığını düşünsek de.

Ben de gerçek olmadığını bildiğim pek çok şeye iman ediyorum, böylesi işime geliyor, oynayacak geniş bir alan sunuyor belki. Tüm bunlar arasında en fazla büyülerin gerçekliğine inanmayı, sahiden de sarsılmaz bir bilinçle iman etmeyi istemişimdir, eğer bunu başarabilseydim çok daha geniş bir tahayyül zeminine sahip olur, kendimi çok daha fazla emniyette hissederdim. İmanımın büyüler konusunda hiç de kuvvetli olmamasına rağmen neredeyse en ufak olayları bir belirti olarak algılamaya çalışmam da bu yüzden anlaşılabilir bir durum.

Shrinebuilder'ı dinlerken bu belirtilerin hiç olmadığı kadar kuvvetli, kararlı olduğunu hissettim: Büyülere inanmaya bir arpa boyu uzaklıktaydım. Bir avuç adamotu, bir saç teli, bir kağıt parçası ve zikrin aklın almayacağı sonuçlar doğurması ne kadar uzak ihtimalse çelikten yapılmış tellerden ve hayvan derisinden yapılmış davullardan çıkan müziğin aklın almayacağı sonuçlar doğurması o kadar yakın bir ihtimaldi. Büyülenmek dediğimiz durum tam da bu işte, inanmasan da büyünün gerçek olduğuna ihtimal verdiğin ve hatta o büyünün etkisinde olduğunu hissettiğin o ufacık an. Sonradan tekrar ve tekrar yaşamak isteyeceğin bir an.

Bu hissi bir müzik vasıtasıyla hissetmem çok yaygın bir durum değil. Evet çokça etkilenir, karnıma çok sert bir yumruk yemiş kadar yoğun bir şekilde hissedebilirim ama metabolizmamın döngüsüne bu kadar uyan bir müzikle karşılaşıp o müziğin vücut mekaniklerimi manipüle ettiğine iman etmem pek az vuku bulan bir olaydır. Galiba bu durumu bir tek Tool'un başyapıtı Lateralus'ta bu kadar yoğun bir şekilde yaşamıştım. Shrinebuilder'ın yaptığı müzik her ne kadar çok farklı bir kategoride değerlendirilecek olsa da, Tool'un müziğinin içindeki o sallanan sarkaçlar, içiçe giren boyutlar mebzul miktarda mevcut.

En başta söylenecek seyi en sonda söylemek tuhaf ama Shrinebuilder şu "all-star" gruplardan biri. Yani başka başka gruplarla rüşdünü ispatlamış, takip edilir olmuş müzisyenlerden müteşekkil bir grup. Sludge mesihi, Neurosis'in aortu Scott Kelly'ye OM, The Obsessed, Melvins gibi stoner havarisi grupların üyeleri eşlik ediyor. İşte böyle bir denklemin sağ tarafına düşen grubun stüdyoya girdiğinde hiç bir çarpana, kalıba, soru işaretine bağlı kalmadığı o kadar açık ki. Şarkıların janr tanım aralıklarına düşen hiç bir bütünlüğü yok ve bu tabii olarak muazzam bir kaos ortaya çıkarıyor. Gel gör ki bu ortaya çıkan kaos bile kendi içinde bir bütünselliğe, bir nizama sahip ve tam da bu yüzden evrenin sırrını ihtiva ediyormuş gibi geliyor dinleyiciye.

Yan projelere, "all-star" gruplara, hadi girelim kafamıza göre çalalım dürtüsünden doğmuş müziklere mesafeliyimdir. Lakin Shrinebuilder bir çok yönüyle olduğu gibi bu yönüyle de müstesna olmuş bir grup diyebilirim. Tüm bu büyünün sadece üç günde gerçekleşen bir ritüelin sonucu olması da grup elemanlarının ruhlarındaki efsundan kaynaklanıyor olmalı. Herkes bu büyüden etkilenir mi, ruhları sönmüş mumun dumanı gibi çalkalanır mı bilmiyorum. Fakat ben ilk defa bu kadar iman ediyor, emniyette hissediyorum.


Sanatçı: Shrinebuilder
Albüm: Shrinebuilder

Şarkı listesi:
1- Solar Benediction
2- Pyramid Of The Moon
3- Blind For All To See
4- The Architect
5- Science Of Anger

DOWNLOAD.

0 mırıltı.: