20080329

Lis Er Stille - The Construction of The Amp-Train






















İsveç'e kadar çıkmışken Danimarka'ya da uğrayıp Lis Er Stille ismini analım. Albüm eski ama girizgâh için biçilmiş kaftan. Lakin aynı şeyi albüm kapağı için söyleyemeyeceğim, o kadar kötü bir kapak ki değinmeden geçemiyorum, buraya da zorla koyuyorum, sanıyorum ki uzunca bir süre "en kötü albüm kapakları" listemin başlarında olacak ve fakat Lis Er Stille çok uzun bir süredir "akla bir anda çalınan gruplar" listemden inmek bilmiyor.

2006 nisanında çıkan bu dört şarkılık albümün içeriği o kadar özgün ki, 20 saniyelik bir trampet bölümü, ara ara aklıma Styrke'i getirirken kısacık bir bass yürüyüşü beklenmedik bir zamanda Forsyn'i hatırlatıveriyor; uzun zamandır hiç değişmeden. Piyanodan, kontrbassa ve hatta synthesizera uzanan geniş bir çeşitliliği var Lis Er Stille'in ve elbette bu da pek çok tadı beraberinde getiriyor. Öyle ki vokal karakteri ve synth ile Muse'u hatırlatıyor çoğu şarkıda, ya da End Credits'te sanki bir "alternatif metal" grubu dinlediğimiz hissine kapılmamız olası.

Tüm bunlar, alışılageldik post-rock şemasının dışında yer alan ve hiç bir şey olmasa da sırf bu yüzden Lis Er Stille'i deneyimlenmesi gereken bir noktaya taşıyan ögeler. Albüm kapağını da saymazsak ufak ama akıllarda uzun sürece kalacak bir albüm söz konusu, neyse ki daha güzel bir kapağa sahip ikinci albümleri Apathobvious hazırda bekliyor; ona da değinmemiz yakındır.

Sanatçı: Lis Er Stille
Albüm: The Construction of The Amp-Train

Şarkı listesi:
1- Styrke
2- Forsyn
3- Løbetid
4- End Credits

DOWNLOAD

Ef - I Am Responsible





















Bundan iki yıl kadar evvel, Give Me Beauty Or Give Me Death albümü ile kulaklarımıza kendini tanıtmıştı Ef. Şimdi tanışma sekansının ikinci perdesine geçiyorlar I Am Responsible ile. Şubat ayında çıkmış bu albümü burada yayınlamak için uzun süredir verdiğim sözü yerine getiriyor olmak beni rahatlatmalı mı yoksa geçen zamandan ötürü mahçup mu etmeli bilmiyorum amma, her zamanki gibi albümle ilgili edeceğim bir kaç kelam olduğundan affedilme yolunda önemli bir adım atabileceğimi düşünüyorum.

Ef'in ilk albümü, Give Me Beauty Or Give Me Death, spektaküler bir albümdü evet amma sürüden tam anlamıyla ayrılan bir yapıya sahip olduğu söylenemezdi. Bu konuya daha önceden de değinmişliğim var, yeri gelirse daha detaylıca, örneklerle açıklamam da olası; ama hatırlatmak icab ederse, artık gitar tonuyla olsun, metronomuyla olsun ve hatta yaylı kullanımıyla olsun kolayca formülize edilmiş bir "post-rock şeması" olduğunu söyleyebiliriz. İşte Ef, her ne kadar "güzel" şarkılara imza atmış olsa da, bu şemayı takip ettiklerini ya da bu şemayı takip ettiklerini düşünmemize yol açacak şekilde müzik yaptıklarını düşünmemize yol açmış idi ilk albümüyle. Dolayısıyla, "potansiyeli olan ama bunu farklı yollarla dile getirmeyen bir grup" olarak tanımlayabilirdik Ef'i, bir cümleyle tanım yapmamız istense idi.

I Am Responsible albümünde işler değişmiş mi, bunu analiz etmeli. Evvela şunu rahatlıkla iddia edebilmemiz mümkün; Ef yerinde saymamış, belirgin bir olgunlaşma olduğunu görebiliyoruz. Özellikle yaylı kullanımının daha etkili bir boyuta taşındığını söyleyebiliriz; bunun yanında en büyük gelişim vokallerde göze çarpıyor. Albümün ikinci şarkısı Två ile başlayan ve Bear ile tavan yapan bu sükûnet dolu vokal tarzını çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bilhassa Bear bu özelliğiyle ön plana çıkan ve albümde şahsi favorim olan iki şarkıdan biri. Bir diğeri, A Tailpiece ise yaylılar tarafından taşınan bir şarkı ve Ef'in bu konudaki gelişimini de gözler önüne seriyor, yine Yndi Halda'yı anımsatmış bir yaylı kullanımı olduğunu söylemem yeterli olacaktır, diye düşünüyorum.

En nihayetinde muazzam bir yol kat etmiş Ef, ilk albümünden bu yana. Sırf bu yüzden de takdiri ve dinlenmeyi hak ediyor. Her ne kadar bir Beast, Please Be Still ya da Aurore Rien özgünlüğü taşımıyor olsa da, pırlantadan çok altın değerinde bir albüm olduğunu ve altın olan sükûnet ile dolu bir müzik ihtiva ettiğini söyleyebiliriz I Am Responsible için.

Sanatçı: Ef
Albüm: I Am Responsible

Şarkı listesi:
1- Soon
2- Två
3- Bear
4- Thrills
5- Appendix
6- A Tailpiece

DOWNLOAD

20080325

The Black Heart Procession - One






















Ukalalık olmasın, çok şey dinliyorum. Haftada en az 5-6 yeni albüm dinlemezsem bir yanım eksik kalır, evde sabahın ilk saatlerine kadar yahut dışarda belki de insanların huzurunu bozacak kadar müzik dinliyorum. Bu kadar şey dinlerken, biri de gelip "en sevdiğin müzisyen kimdir" diye sorduğunda diyecek bir şeyim kalmaz, her birinde farklı bir şey yakalıyorum çünkü. Nasıl "anneni mi daha çok seversin yoksa babanı mı?" diye sorduklarında apışıp kalıyor ve o küçük yaşımızda ikisinin de sevgisinin ayrı olduğunu, ikisinin sevgisinin farklı hisler doğurduğunu anlatamıyorsak aynı şey bu durumda da geçerli.

En sevdiğim değil belki ama last.fm'e göre en fazla dinlediğim grup The Black Heart Procession. Sahiden de en hayat dolu olduğum anlardan yüreğimin kapkara olduğu zamanlara, koltuğa uzanıp avizenin gölgesini izlediğim yapayalnız gecelerden kollarımın ve kalbimin dolu dolu olduğu günlere kadar birçok sahnenin fon müziğini The Black Heart Procession doldurdu. Öyle ya, anılar sadece görüntüden ibaret değil, bir meltemin taşıdığı bir koku ya da bir yağmur damlasının dokunuşuyla mühürlenirler ya da 16'lık bir nota dahi koca bir günü hatırlatabilir insana. O 16'lık notada ne kahkahalar, ne gözyaşları, ne özlemler, ne umutlar saklıdır; işte müziğin gücü burda yatar ve işte o yüzden bu derece aşığız. O yüzden her aşkımızı bir şarkıya, bir albüme, bir gruba ihale edebiliriz, başka türlü eksik kalırdık.

Herkes için değişkenlik gösteren bu durumda, belli ki benim için en önemli isim The Black Heart Procession. Madem öyle, madem her notası, her sözü korkunç bir önem taşıyor benim nezdimde; madem üzerine edebileceğim lakırdı ziyadesiyle mevcut ve madem limbo pillow'daki nihai amaç bir his paylaşımı platformu oluşturabilmek, The Black Heart Procession albümleriyle bu paylaşıma gerçek değerini vermek için geç bile kaldığım söylenebilir.

Efendim, The Black Heart Procession, 1997 yılında Tobias Nathaniel ve Pall Jenkins tarafından kurulmuş bir grup. Her ne kadar kayıtlarda ve konserlerde bir çok kişi grupla birlikte çalmış olsa da, grubun özünün bu iki isim olduğunu söyleyebiliriz. Piyano ve gitarın olağanüstü harmonisine bir de duyup duyabileceğiniz en güzel şarkı sözleri eklemlenince ortaya böyle harika bir isim çıkıyor işte, ve bu ismin ilk ürünü, 1998 yılında geliyor, One.

İşbu albüm -Three haricinde- grubun her albümünde yeniden yorumlamayı yahut yeniden algılamayı gelenek edindiği The Waiter şarkısıyla başlıyor ve ilk dinleyen biri bile, albümde (ya da bu uzun The Black Heart Procession yolculuğunda) ne ile karşılaşacağını az çok farkedebiliyor. The Waiter tabii ki bir garsondan bahsetmiyor. Necip Fazıl'ın Beklenen'i vardır ya hani, Ne hasta bekler sabahı/ne taze ölüyü mezar/ne de şeytan günahı/seni beklediğim kadar. dörtlüğüyle ünlü; işte buradaki bekleme durumunu, yıllar ve albümler boyunca devam ettiren bir Bekleyen'den bahsediyoruz (ki Necip Fazıl da Beklenen'e, Bekleyen açısından bakmıştır). Öyle bir şarkıdır ki bu The Waiter, gerek notasıyla, gerek sözüyle, sirayet etmediği hücre bırakmaz. Sadece hücre değil, bu sayfanın en yukarısındaki küçük kulübe de, işte bu şarkıda geçen kulübedir.

Release My Heart'ta bir suça değinir The Black Heart Procession ki, bu suçun ne olduğunu, hangi elmaslardan söz ettiğini çok sonra anlatacaktır bize. Ve bu suçun diyeti için "al bıçağı eline ve serbest bırak kalbimi" derken bir rahatlığı aşılar aynı zamanda. Ne kadar borçlu olduğumuzu kalbimizin doluluğuyla ölçeceksek eğer, bu borcun altından sadece yine aynı kalbi geri vererek ödeyeceğimizi hissettiğimiz anların hatıramızda canlandığı -gözlerdeki elmasların suçunun, kimin kimden ne çaldığının gizlendiği- bu şarkıdan sonra, Even Thieves Couldn't Lie diyecektir The Black Heart Procession; "bir hırsız bile/o gözlere bakıp yalan söyleyemezdi". Ama şarkının vurucu yeri orası değildir, birlikte tahayyül edilen yaşamların doluluğunu anlatan bölümdür, herkesin bir an olsun yaşamış olduğu "çekip gidelim buralardan" duygusunun üstümüze huzur dolu bir kürek mezar toprağı gibi çöktüğü bu şarkıda.

Merak etmeyin, her şarkıyı böyle değerlendirip hayallerinizle oynayacak, düş dünyanıza müdahalede bulunacak değilim. Sadece bu "şarkılar ne çağrıştırıyorculuk" oyunu hoşuma gitmiş gibi gözüküyor ve çağrışım portfolyosu korkutucu boyutta olan bu grubun bu şarkıları söz konusu olunca kendime hakim olamıyorum, galiba pek de hakim olmak istemiyorum.

Sanatçı: The Black Heart Procession
Albüm: One

Şarkı listesi:
1- The Waiter
2- The Old Kind Of Summer
3- Release My Heart
4- Even Thieves Couldn't Lie
5- Blue Water/Blackheart
6- Heart Without A Home
7- The Winter My Heart Froze
8- Stitched To My Heart
9- Square Heart
10- In A Tin Flask
11- A Heart The Size Of A Horse

DOWNLOAD

Beast, Please Be Still - Beast, Please Be Still






















Ah, ne kadar da aradığım bir albümdü Beast, Please Be Still'in ilk albümü. Araştırmadık yer, sormadık insan bırakmamıştım ki en nihayetinde ulaştım kendisine. Ve görüyorum ki arayışım boşa değilmiş, boşa emek harcamamış, boşa beklememişim.

İlk olarak şunu söylemeliyim ki Beast, Please Be Still son zamanlarda duyduğum en güzel grup isimlerinden biri ve albüm kapağı da aynı güzellikten payını almış. Bu estetiğin şarkılara da sirayet ettiğini iddia edebiliriz, şahsi kanaatimce 2008'in önemli albümlerinden biri bu albüm ve her nedense bana Yndi Halda'yı hatırlatıyor. Beast, Please Be Still'in tek eksiği potansiyellerindeki gücü -yoğunluk yahut akıcılık da dememiz mümkün- tam olarak gösterememiş olmaları; şüphesiz ki bunda albüm kaydının nispeten yetersiz olmasının da etkisi yatıyor, maalesef böylesine dolu bir grubun icra ettiği müzik için yer yer can sıkıcı olabilen bir kayıt kalitesinden bahsetmemiz mümkün.

Her ne kadar albüm kaydı muadilleriyle yarışacak düzeyde olmasa da Beast, Please Be Still'in müziği karanlıkta parlayan bir niteliğe sahip. Bunda enstrüman çeşitliliğinin payı büyük; ksilofondan çelloya, kemandan EWI'a, trombona ve saksofona kadar geniş olunca yemeğin ana maddeleri, birden fazla tad almak ziyadesiyle mümkün. Bir şarkıda klasik bir post-rock kreşendosu, başka bir şarkıda tanıdık bir balkan ezgisi, bazen de bir Chopin esintisi çalınıyor kulağımıza. Evet belki bir Yndi Halda kadar güçlü değiller henüz, ama Awake! Awake! This Heavy Gloom! ardından gelen düşündüklerimi hatırladığım vakit, en az Yndi Halda kadar önemli bir potansiyel taşıdığının farkına varıyorum Beast, Please Be Still'in, enstrüman çeşitliliğini daha kaliteli bir kayıtla birleştirdikleri ve şarkılarını daha doyurucu bir uzunluğa çıkardıkları vakit efsaneler arasına girmeleri kuvvetle muhtemel.

Sanatçı: Beast, Please Be Still
Albüm: Beast, Please Be Still

Şarkı listesi:
1- Order Of The Golden Dawn
2- A Narrow Escape
3- Mastodon March, Smilodon Smile
4- The Guys At The Bar Served Murder For A Night
5- Annihilate Everything That Exists!
6- Clouds
7- Then You Took Over

DOWNLOAD.

July Skies - Dreaming Of Spires






















Mart ayında üretkenliğimiz taban yapmış durumda; geçen hafta boyunca internetten yoksunduk, rapidshare bir türlü upload kabul etmedi, ama daha önemlisi yazı yazma sınırımı aştım sanırım. Daha evvel de söylemiştim, zihnimin sanki belli bir kotası var da, tatmin edici bir yazı kaleme aldığım vakit duruveriyor. Malûm, yoğun iki hafta gecti, siyasi konular üzerine farklı mecralarda yaptığım yorumların üstüne de zihnimin yazı kotası dolunca ve ortaya tatmin edici olmayan yazılar çıkmaya başlayınca en iyisinin durmak olduğuna karar vermiş bulundum. Neyse ki bu kotayı tazelemiş ve hazırda bekleyen pek çok albüme sahip biri olarak mart ayındaki bu düşük üretkenliği ortadan kaldırmak üzere klavyeyle dans ediyorum tekrardan.

July Skies'ın yeni albümü The Weather Clock'u tanıttığımdan bu yana oldukça olumlu yorumlar alıyorum; sanki şarkıları ben bestelemişim ya da ben icra etmişim gibi. Madem öyle, July Skies'ın en sevdiğim albümü, Dreaming Of Spires hakkında bir iki kelam edebilir, The Weather Clock'in yaptığı girizgâhı ileri bir noktaya taşıyabilirim.

Dreaming Of Spires, July Skies'ın ilk albüm kaydı. Ve ilklerin güzelliğine istinaden olsa gerek, şahsi olarak en beğendiğim şarkılarına sahip. Bunlardan birincisi, Swallows And Swifts. Bir anda aklına gitar almak ve müzik yapmak isteyen birinden beklenmeyecek bir gitar melodisiyle ilk önce kulaklarımızdaki kemikleri, ardından ruhumuzu titreten bir şarkı. Ardından The Night Sky geliyor; geceleri yapılan otobüs yolculuklarında kafamızı otobüsün camına dayayarak -kim bilir hangi hayalleri hayal ederek- baktığımız karanlığın şarkısı bu. To Love You, Blossom fısıltılı bir ağlama niteliği taşırken, ardılı The Softest Kisses en pastel July Skies şarkısı olarak zihinlerimize yerleşiyor. Albümün belki en iyi şarkısı ise Southern Orchards, yine tatlı bir gitar melodisiyle bir yaz gecesi rüyasının sonunu hatırlatıyor.

Ve ben de böylece, şarkılar üzerine yorum yapmama ilkemden vazgeçmiş gibi görünüyorum; halbuki yaptığım tek şey "şarkılar ne çağrıştırıyorculuk" oynamaktan öte gitmiyor. Eminim herkes farklı hayalleri hayal ediyor bu farklı notalarda. Hatta diyorum ki, dinleyen herkes yazsa ya ne gördüğünü, neyin kokusunu yahut neyin tadını aldığını; eğlenceli olabilir.

Sanatçı: July Skies
Albüm : Dreaming Of Spires


Şarkı listesi:
1- Coastal Stations
2- Swallows And Swifts
3- The Night Sky
4- Garden Constellations
5- Coastlines And Laughter
6- To Love You, Blossom
7- The Softest Kisses
8- So Sad Today
9- Corinivim
10- East Kennet Skies
11- Southern Orchards
12- The Ruined And Disused Churches Of Norfolk

DOWNLOAD.

20080316

Naruto Shippuuden OST





















Gelmiş geçmiş en şirin Naruto illüstrasyonunu koyuyorum ki kontrast daha bir belirginleşsin; hani çok "derin" bir blog yazıyoruz ya, kültür erozyonunun önüne set çekmekten bahsediyoruz, her fırsatta samimiyetten dem vuruyoruz, böcekleşmekten izolasyondan söz ediyoruz, normalde böyle şirin şeylere burun kıvırmalıyız gibi bir düşünce oluşmalı zihinlerde, "biz bunları aştık" imajını vermek lazım, odunuz çünkü, Robokop'uz, acaip karizmatiğiz ve sadece post-rock dinliyip Murnau filmleri izliyor, Kafka okuyoruz. Aslında alakası yok, mesela Kurtlar Vadisi izleyen bir adamım, daha da feci olanı, öğlen kuşağı pembe dizilerinden bir tanesini deli gibi takip ediyorum bir buçuk yıldır. Herkes yapıyor bunu da, iş yorum yapmaya gelince "zap yaparken rast geldim, bir gün annemi ziyarete gittim o izliyordu zorla izledim" gibi vıcık vıcık lümpenlik kokan yorumlara imza atmaktan kendini alamıyor o herkes. Evet Japonya'da ilkokul çocukları izliyor, evet Sezen'le film alırken annesiyle birlikte Naruto almaya gelmiş kız henüz ergenliğe dahi girmemişti, evet çok saçma İbrahim Tatlıses yönetmenliği planlarına sahip bir anime, evet ne Ergo Proxy'nin mitolojik referanslarına ne Death Note'un ölüm-yaşam filozofisine sahip, evet derinliği yok, ama deliler gibi takip ediyor muyum, evet.

Sezen çok güzel bir gol pası atmış şuradan, bana da gol yapmak düşer; Naruto'nun ikinci sezonu Shippuuden'in soundtrack'ini yayınlayarak limbo pillow'da bir çığır açıyorum. Ama herkese en azından bir Utsusemi, bir Denkousekka, bir Hakubo dinleme öğüdü vermeyi görev biliyorum; Takanashi Yasuharu gerçekten olağanüstü bir iş çıkarmış diyebiliriz. Bundan önceki Naruto şarkılarının bestecisi Toshiro Masuda'nın Grief And Sorrow'u, Oh! Student And Teach Affection'ı gibi "anime klasiği" haline gelecek şarkılar var bu albümde. Yıllar yıllar öncesinin heavy metal fanzinlerinde, Slayer gibi Iced Earth gibi önemli grupların albüm tanıtımlarında muhakkak "bunu dinlemeyen bizden değildir" gibi cümleler bulunurdu. İşte ben de "Utsusemi dinlemeyen bizden değildir" diyorum rahatlıkla, varın gerisini siz düşünün.

Sanatçı: Takanashi Yasuharu
Albüm: Naruto Shippuuden OST

Şarkı listesi:
1- Shippuuden
2- Douten
3- Kikyou
4- Sengunbanba
5- Denkousekka
6- Ninmu
7- Utsusemi
8- Shutsujin
9- Ikari
10- Akatsuki
11- Aikouhenno
12- Hitotsuba Chikara
13- Kodoku
14- Hakubo
15- Himetaru Toushi
16- Kokon Musou
17- Rakuijitsu
18- Hyakkaryouran
19- Shitsui
20- Anun
21- Kouchaku
22- Hisou
23- Taiji
24- Kaii
25- Kenkonitteki
26- Keisei Gyakuten
27- Nakama
28- Shippuu Kumikyoku

DOWNLOAD-1
DOWNLOAD-2

Gregor Samsa - Rest






















En son yazımdan bu yana, neredeyse iki hafta geçmiş. Ne fena, iki hafta boyunca yeni bir söz söyleyememiş, yeni bir şeyin dinlenmesine önayak olamamış olmak. Elbette ki sebepler mevcut, en başta geçen haftadan bu yana internete girememiş olmam sayılabilir, internete kavuşma sonrası çeşitli forumlarda ve sitelerde arayı kapatma çabasıyla bir şey yazamama durumunun hasıl olması söylenebilir. Neyse ki çok uzun zamandır beklediğim bir albümün çıkmasıyla kendimi affettirme şansına sahip olabiliyorum.

Kafka'nın Dönüşüm'ünün protaganoisti Gregor Samsa'yı bilmeyen yoktur; "Gregor Samsa bir gün uyandı ve kendini böceğe dönüşmüş olarak buldu" cümlesi kitabın başlangıcı olduğu gibi, çeşitli radyo programlarında her Gregor Samsa şarkısı öncesinde tarafımdan yaklaşık 50 defa tekrarlanmış bir söz grubu, 51. defa da şimdi söylemiş oldum ve kendimi daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim.

Franz Kafka, dünyadışı bir insandı. Dünyayı toplu bir bütün halinde görürsek, Kafka'nın o bütünün dışında bir yerlerde olduğunu daha rahat anlayabiliriz. İşte Gregor Samsa'da bu dünyadışılığın, bu kopukluğun izleri vardır; otobiyografik hatta otokritik bir eser olduğu iddia edilebilir. Kafka deşifre etmek haddime değil ama gelmek istediğim nokta, Franz Kafka'nın Gregor Samsa karakteriyle vermek istediği o "farklı frekansta yaşanan hayatlar" hissiyatının, şu an incelediğimiz albümün yaratıcısı olan grubun da müziğine çok derin bir şekilde sirayet etmiş olmasıdır.

Sadece uyandığın zaman bir anda gelen bir duygu değil; sigaran biter yahut bir telefon suratına kapanır, o andan itibaren bir böcek olursun. Etrafında dönmekte olan dünya, okuldaki derslerin, siyasal partilere açılan kapatma davaları, karnının aslında çok aç olduğu gerçeği, aslında hiç olmak istemediğin bir yerde olduğun hissi seni hiç alakadar etmez çünkü kendi halinde, kendi dünyanda, kendi bilincinle yaşayan bir yabancısındır. O anlarda aklına belki Gregor Samsa ismi gelir, ama muhakkak arkada Gregor Samsa çalıyordur.

Sanatçı: Gregor Samsa
Albüm: Rest (Nisan/2008)

Şarkı listesi:
1- The Adolescent
2- Ain Leuh
3- Abutting, Dismantling
4- Company
5- Jeroen Van Aken
6- Rendered Yards
7- Pseudonyms
8- First Mile, Last Mile
9- Du Meine Leise

DOWNLOAD.

20080305

Redhooker - The Future According To Yesterday





















Bizim klarnetçilerimiz magazincilerle köşe kapmacaya oynamaya, piyanistlerimiz günlük gazetelere demeç vermeye, kemancılarımız da artık keman çalmadıkları için pişmanlık duymaya devam eder iken yeni nesil klasik müziğin -ki artık çok kanıksanmış adıyla neo-classic dememiz de mümkün- yeni seslerinden Redhooker ilk ep'sini yayınlıyordu 2007 yazında. Tut ki bizim klarnetçilerimiz, piyanistlerimiz, kemancılarımız ve gitaristlerimiz yukarıda saydığım şeyleri yapmaya bıraktılar, tut ki bir neo-classic quarteti oluşturmaya karar verdiler ve hatta Erol Köse de bu quartet'in ilk albümünü yayınladı, bu albüm yaz ayında çıkar mıydı Türkiye'de? Belki yaprakların düşüşü, belki yağmurun fısıltısı, bilemedin tomurcuklanan çiçeğin heyecanının notalara sirayet ettiği bir müziği o vıcık vıcık yaz mevsiminde dinlememiz mümkün olur muydu?

Ne Ólafur Arnalds temposu, ne Mico Nonet senfonizmi, ne de Balmorhea yoğunluğuna benzeyen ama belki de hepsinden daha dingin olan Redhooker'ın en belirgin özelliği, alışılageldik neo-classic/ambient müziğin içinde pek rastlamadığımız gitar tınıları. Her bir şarkı üzerine bir şiir yazılabilir, bir resim çizilebilir ve bir film çekilebilir; ama en doğrusu gözleri kapatıp bu şarkılar üzerine hayaller inşa etmek olur.

Sadece 4 şarkıyla bu kadar etkili bir varlık gösteren albümler azdır, son zamanlarda ise aklımıza gelse gelse Yndi Halda örneği gelebilir, ama uzun şarkılar ve uzun albümler beklentisiyle yoğrulmuş bir müziğin 25 dakikalık bir kayıt ile bu denli içe işlemesi takdiri hakeden bir durum oluşturur. 2008 için beklentilerimizi arttıran bir albüm haberiyle heyecanlandıran Redhooker'ın, 2007'nin en iyilerinden olan kaydı The Future According To Yesterday, tam da bu yüzden büyük bir saygıyı, kulaklarımızdan ve zihnimizden silinmemeyi hakediyor.

Sanatçı: Redhooker
Albüm: The Future According To Yesterday

Şarkı listesi:
1- Sometimes She Speaks Gently
2- Animus
3- Sunday Silence
4- Twelve Times Goodbye

DOWNLOAD.

July Skies - The Weather Clock






















Bir gün bir yerde kulağına çalan, yahut çok iyi bildiğin ve hayatının çok önemli bir anına -mesela bir ayrılığa, bir sevişmeye, bir kavuşmaya- fon müziği olan şarkıları oluşturan grupların hikayeleri aslında o kadar ilginç ki, müziğin aslında ne kadar küçük ve tatlı bir dünya olduğunu düşünmemiz hiç de zor olmuyor.

İşte 1997 yılında, sadece bir "dinleyici" olan Antony Harding'in, ucuza aldığı bir ikinci el gitar ve efekt pedalıyla doğan July Skies'ın hikayesi bize bu durumu bir kez daha hatırlatıyor. Kendi halinde gitar çalmayı öğrenmeye çalışan, kendi kendine besteler yapan bir adamın, 2 yıl içerisinde bir albüm yapması, bu albümle insanların hayatına yavaş yavaş sokulması, sonra içine girdiği bu hayatları yavaş yavaş etkilemeye başlaması, ardından da hayranı olduğu Epic45'ın elemanlarıyla birlikte çalmaya başlaması o denli etkileyici ki bir hikaye ki, iyi bir Gondy senaryosu çıkarmak mümkün.

11 yıl önce başlayan bu hikayenin yeni epizodu The Weather Clock. Sükûnet içinde anlatılan bir masalın devamı niteliğinde, hikaye içinde hikaye, rüya içinde rüya gibi; hiç bozmuyor hissiyatını, müzikal kalitesini July Skies. Normalde böylesine değer verdiğim albümleri tanıtır iken, beni etkilemiş şarkılara değiniyorum bilindiği üzere, ama July Skies'ı şarkılar üzerinden değerlendirmeyi bir türlü beceremiyorum, bir bütünü yakalayamadığın vakit o hissiyat kayboluyor. Yanisi, oturup, herhangi bir şarkıyı açıp, dinleyip bitirdikten sonra da başka bir müzisyenin başka bir şarkısına geçmenize olanak tanıyan bir müzik yapmıyor July Skies, bir albümü açacak, o rüyayı görecek, o hikayeyi dinleyeceksin, şarkısı şöyle, gitarı böyle, efekti öyle diyen olursa da bileceksin ki hissi boşluğunu etiketler üzerinden kapatmaya çalışan birinin albüm kritiğini okuyorsun. İşte o anda aklına Frank Zappa'nın "Şarkılar üzerine konuşmak, mimari üzerine dans etmekten farksızdır." sözü gelecek.

Sanatçı: July Skies
Albüm: The Weather Clock

Şarkı listesi:
1- Afternoon Pips
2- Branch Line Summers Fade
3- Girl On The Hill
4- See Britain By Train
5- Friog
6- Holidays To Wales
7- Broadcasts For Autumn Term
8- One Morning In May
9- Distant Showers Sweep Across Norfolk Schools
10- Waiting For The Test Card
11- Skies For Nash
12- To My Love

DOWNLOAD.

20080302

Kashiwa Daisuke - April.#02






















Kashiwa Daisuke'ye daha önce değinmiştim; Program Music I'ın 2007'nin en iyi albümlerinden olduğunu, Stella'yı müzikal bir devrim olarak gördüğümü belirttiğim yazıdan bu yana aklımdaydı ilk albümü April.#02 hakkında bir şeyler karalamak. Bugüne kısmetmiş.

Daisuke, farklı bir müzikal yöntem belirlemiş biri, günümüz müzisyenlerinden çok sanki ortaçağ bestecilerine daha yakın duran bir sistematiği var. Şarkılarını değerlendirirken basit janr kalıplarına sokacağımız "parça"lar yerine, tek kişilik bir senfoni orkestrasının ürünlerini dinliyormuş gibi düşünmemiz icab ediyor. Tıpkı Mozart'ın, Tchaikovsky'nin yaptığı gibi uzun, savruk olmasına savruk ama bir noktasını başka bir noktasına bağlayabileceğimiz eserlere imza atıyor. Stella'yı dinlemiş olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.

İşte 2007 yılındaki görkemli patlamasını yapmazdan evvel, ufak titreşimlerle varlığını belli eden bir albüme imza atmış Daisuke, takvimler 2006'yı gösterir iken. Albüme adını veren şarkıda, geleceğe yönelik belirtiler gözümüze çarparken, Airdrop ve Deepblue gibi eserler de bir fragman ya da jenerik görevi görüyor. Yani sanki bir albüm değil de bir şarkı yapıyor Kashiwa Daisuke ve bu şarkıyı süsleyecek diğer şarkıları da bütünlüğü bozmamak adına tek bir yerde topluyor, sonuç olarak April.#02 çıkmış oluyor, dolayısıyla "albüme adını veren şarkı" klişesi de bu şekilde bir anlama kavuşmuş oluyor.

Sanatçı: Kashiwa Daisuke
Albüm: April.#02

Şarkı Listesi:
1- Do Re Me?
2- April.#02
3- Airdrop
4- Deepblue
5- Rabbit's Quartet
6- The Unexclusive Virus

DOWNLOAD.